Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Anna Karenina, rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını en doğru yanlarıyla yansıtan Lev Tolstoy'un bir romanıdır. Anna Karenina'nın ana teması her şeyden önce rus ailesidir. Bu romanda Tolstoy, dürüst bir evliliğin açık mutluluğuyla evlilik dışı bir aşkın yol açtığı düş kırıklıklarını ve düşüşleri karşılaştırmaktadır. Anna Karenina, dönemin üst kademedeki bir memurunun karısıdır. Onu, hovarda Vronski ile kurduğu ilişkide hazin bir son beklemektedir. Bunun karşısında Kiti ve Levin'in arasındaki sağlam temellere dayalı aşk, Anna Karenina'nın kendini beğenmişliğini ve temsil ettiği aristokrasinin köksüzlüğünü ortaya koymaktadır.
Kalıplaşmış Düşünceler / İlayda CANAZ
Anna Karenina, lisede edebiyat öğretmenimin zoru ile okuduğum, okumaya başladığım andan itibaren beni içerisine çeken ve toplumdaki ahlak örüntüsünü sorgulamama yol açan bir kitaptı. Dünya klasiklerine karşı uzun ve sıkıcı olduklarına dair önyargılıydım ama Anna Karenina bu önyargılarımı kaldırmaya yetti. Önümde okumak zorunda olduğum iki ciltlik bir kitap vardı ve ilk sayfasını açarken bile isteksizlik paçalarımdan akıyordu. Kitaba başladım ve biran önce bitmesi için temennilerim varken, kendimi kitabı okurken zevk aldığımı, konunun beni düşüncelere sürüklediğini ve sonunun ne olacağını merak ederken buldum.
Anna Karenina yüksek rütbeli bir devlet memuru ile evli, bu evlilikten bir oğlu olan güzel bir kadındır. Monoton bir evliliği sürdüren Anna, bir kont ile tanışması ile evliliğindeki eksik olan heyecanı yakalar ve bu yasak aşk başlar. Kötü haber tez duyulur dendiği bu olsa gerek ki, bu yasak aşk herkes tarafından öğrenilir ve türlü türlü yorumlar yapılmaya başlanır. Peki, gerçekten de Anna Karenina kötü bir kadın mıydı? , Yoksa herkesin başına gelebileceği gibi monotonluktan, tutkusuz ve heyecansız bir evlilikten sonra kont ona karşı konulamaz mı gelmişti?
Kitabı okurken kendimi sürekli Anna’nın yerine koydum ve sorguladım ‘Anna yerinde olsam ne yapardım?’ diye. Evet, boynuma madalya takılmayacaktı yasak bir aşk yaşadığım için ama insanlar ne der diye de kendimi engeller miydim? , karar veremiyorum ama muhtemelen toplum baskısı altında kalıp kendimi bu aşktan geri çekmezdim. Maddi sıkıntı yaşamadığım bir evliliğim olabilir ve bu evlilikten bir çocuk sahibi de olabilirim ama heyecansız, monoton geçen bu evliliğe ne kadar süre daha katlanabilirdim? . Büyük ihtimalle Anna Karenina için de durum böyleydi. Şundan eminim ki, karşısına yakışıklı kont Vronski çıkmasaydı bile, Anna’nın yolu başka bir kişiyle, başka bir zamanda, bir şekilde kesişecekti çünkü Anna Karenina evliliğinde yoksun kaldığı tutku ve heyecan gibi kavramların hasretini çekiyordu.
Tolstoy’ un bu kitabı nasıl yazdığı hakkında bir bilgi olmadığı için ya gerçek bir hikâyeden esinlenmişti ya da toplum düşünce ve yargılarını önemseyip, romanı mutsuz son ile bitirmişti. Roman, Anna’ nın eşini ve oğlunu terk etmesi, hemen ardından genç kontun düşündüğü gibi biri olmadığını anlaması ve intihar etmesi ile son bulur. Bu son bana göre, insanlara ibret olması için yazılmıştı ve Anna’nın yanlış tercihinden dolayı böyle kötü bir sonu oldu ve Anna sadece aşkının peşinde koşan ve çoğu kişinin istese dahi toplumsal kurallara uymak için gösteremediği cesareti gösteren yürekli bir kadındı. Her ne kadar yaptığının adı ihanet olsa da, o aynı zamanda duygularını dışa vuramayan ve toplumsal baskı altında kaldığı için mutsuz bir şekilde evliliğini sürdüren kadınlar için bir cesaret kaynağıdır. Birçok ülkede erkeğin aldatması veya ihanet etmesi kötü karşılansa bile büyük bir tepki verilmez fakat aynı durum kadın için söz konusu değildir. Bu nedenden dolayı Anna Karenina toplumdaki ahlak baskısı altında kalmamış ve yaptığı yanlışın farkında olsa bile kalbinin sesini dinlemiş bir kadındır.
Bu istemeyerek okumaya başladığım kitap, şuan bile üzerinde düşündüğüm ve edebiyat öğretmenime teşekkür etmemi gerektiren bir eser çünkü toplumdaki ahlaki etkinin kişi üzerindeki baskısını tüm acı gerçekliği ile görebildiğimiz bir kitap. Evet, Anna Karenina’ nın sonu ‘‘kötü insanlar eninde sonunda yaptıkları kötülük yüzünden cezalandırılır’’ düşüncesi ile doğrudan alakalıdır. Oysaki Anna, kocasının ilgisizliği ve monotonluğu karşısında boşluğa düşüp, soluğu onu mutlu eden, yıllardır özlemini çektiği sevgi ve heyecan dolu bir aşkta alır. Topluma göre Anna ahlaksız bir kadındır ama gerçekte ise çoğu kişinin duygularına tercüman olmuş, cesaretli bir kadın.
Tarih: 2016-03-02 01:55:46 Kategori: Edebiyat
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Anna Karenina Nedir
Kalıplaşmış Düşünceler / İlayda CANAZ
Anna Karenina, lisede edebiyat öğretmenimin zoru ile okuduğum, okumaya başladığım andan itibaren beni içerisine çeken ve toplumdaki ahlak örüntüsünü sorgulamama yol açan bir kitaptı. Dünya klasiklerine karşı uzun ve sıkıcı olduklarına dair önyargılıydım ama Anna Karenina bu önyargılarımı kaldırmaya yetti. Önümde okumak zorunda olduğum iki ciltlik bir kitap vardı ve ilk sayfasını açarken bile isteksizlik paçalarımdan akıyordu. Kitaba başladım ve biran önce bitmesi için temennilerim varken, kendimi kitabı okurken zevk aldığımı, konunun beni düşüncelere sürüklediğini ve sonunun ne olacağını merak ederken buldum.
Anna Karenina yüksek rütbeli bir devlet memuru ile evli, bu evlilikten bir oğlu olan güzel bir kadındır. Monoton bir evliliği sürdüren Anna, bir kont ile tanışması ile evliliğindeki eksik olan heyecanı yakalar ve bu yasak aşk başlar. Kötü haber tez duyulur dendiği bu olsa gerek ki, bu yasak aşk herkes tarafından öğrenilir ve türlü türlü yorumlar yapılmaya başlanır. Peki, gerçekten de Anna Karenina kötü bir kadın mıydı? , Yoksa herkesin başına gelebileceği gibi monotonluktan, tutkusuz ve heyecansız bir evlilikten sonra kont ona karşı konulamaz mı gelmişti?
Kitabı okurken kendimi sürekli Anna’nın yerine koydum ve sorguladım ‘Anna yerinde olsam ne yapardım?’ diye. Evet, boynuma madalya takılmayacaktı yasak bir aşk yaşadığım için ama insanlar ne der diye de kendimi engeller miydim? , karar veremiyorum ama muhtemelen toplum baskısı altında kalıp kendimi bu aşktan geri çekmezdim. Maddi sıkıntı yaşamadığım bir evliliğim olabilir ve bu evlilikten bir çocuk sahibi de olabilirim ama heyecansız, monoton geçen bu evliliğe ne kadar süre daha katlanabilirdim? . Büyük ihtimalle Anna Karenina için de durum böyleydi. Şundan eminim ki, karşısına yakışıklı kont Vronski çıkmasaydı bile, Anna’nın yolu başka bir kişiyle, başka bir zamanda, bir şekilde kesişecekti çünkü Anna Karenina evliliğinde yoksun kaldığı tutku ve heyecan gibi kavramların hasretini çekiyordu.
Tolstoy’ un bu kitabı nasıl yazdığı hakkında bir bilgi olmadığı için ya gerçek bir hikâyeden esinlenmişti ya da toplum düşünce ve yargılarını önemseyip, romanı mutsuz son ile bitirmişti. Roman, Anna’ nın eşini ve oğlunu terk etmesi, hemen ardından genç kontun düşündüğü gibi biri olmadığını anlaması ve intihar etmesi ile son bulur. Bu son bana göre, insanlara ibret olması için yazılmıştı ve Anna’nın yanlış tercihinden dolayı böyle kötü bir sonu oldu ve Anna sadece aşkının peşinde koşan ve çoğu kişinin istese dahi toplumsal kurallara uymak için gösteremediği cesareti gösteren yürekli bir kadındı. Her ne kadar yaptığının adı ihanet olsa da, o aynı zamanda duygularını dışa vuramayan ve toplumsal baskı altında kaldığı için mutsuz bir şekilde evliliğini sürdüren kadınlar için bir cesaret kaynağıdır. Birçok ülkede erkeğin aldatması veya ihanet etmesi kötü karşılansa bile büyük bir tepki verilmez fakat aynı durum kadın için söz konusu değildir. Bu nedenden dolayı Anna Karenina toplumdaki ahlak baskısı altında kalmamış ve yaptığı yanlışın farkında olsa bile kalbinin sesini dinlemiş bir kadındır.
Bu istemeyerek okumaya başladığım kitap, şuan bile üzerinde düşündüğüm ve edebiyat öğretmenime teşekkür etmemi gerektiren bir eser çünkü toplumdaki ahlaki etkinin kişi üzerindeki baskısını tüm acı gerçekliği ile görebildiğimiz bir kitap. Evet, Anna Karenina’ nın sonu ‘‘kötü insanlar eninde sonunda yaptıkları kötülük yüzünden cezalandırılır’’ düşüncesi ile doğrudan alakalıdır. Oysaki Anna, kocasının ilgisizliği ve monotonluğu karşısında boşluğa düşüp, soluğu onu mutlu eden, yıllardır özlemini çektiği sevgi ve heyecan dolu bir aşkta alır. Topluma göre Anna ahlaksız bir kadındır ama gerçekte ise çoğu kişinin duygularına tercüman olmuş, cesaretli bir kadın.
Tarih: 2016-03-02 01:55:46 Kategori: Edebiyat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx